Gelişimsel Travmada Uyum (Fawn) ve Hoşnut Etme Tepkileri
Travma sonrası hayatta kalma stratejilerimiz sadece “savaş” ya da “kaç” ile sınırlı değil. Uyum (fawn) ve hoşnut etme (appeasement) tepkileri de özellikle gelişimsel travmada sıkça görülüyor. Pete Walker (2013) ve Janina Fisher (2017), bu tepkileri ayrıntılı biçimde açıklıyor.
Hoşnut Etme (Appeasement)
Başkalarını memnun etmeye, onların ihtiyaçlarını önceliklendirmeye yöneliktir. Ancak bu süreçte kişi, kendi ihtiyaçlarını görmezden gelir ya da bastırır.
👉 Sen de bazen “başkaları mutlu olsun” diye kendi ihtiyaçlarını yok sayıyor musun?
Uyum ve Boyun Eğme (Fawn & Submit)
Birey, kendi iradesini tamamen teslim eder. Bu durum çoğunlukla “benlik duygusunun kaybı” ile ilişkilidir. Kişi, bağlanmayı sürdürmek uğruna kendi sınırlarını yok sayabilir.
👉 Hiç “kendi sesimi kaybettim” ya da “sınırlarımı koruyamıyorum” diye hissettiğin oldu mu?
Çatışan İki Biyolojik Dürtü
Bu tepkinin kökeninde derin bir çatışma vardır:
Hayatta kalma dürtüsü: Korku ile tetiklenen savunma mekanizmaları (savaş, kaç).
Bağlanma dürtüsü: Sosyal bağlantı ihtiyacı, hatta zarar veren kişiye bile bağlanmayı sürdürme isteği.
👉 Sence senin içinde de bazen bu iki dürtü çatışıyor mu: hem kaçmak isterken hem de bağ kalmak?
Travma ve Bağlanma İlişkisi
Çocuk için en zor gerçek şudur: Onu inciten kişiye bağlanmak zorundadır. Kaçış yoktur, başka seçenek yoktur. Bu bağı sürdürebilmek için, zihnin travmatik bilgiyi “dışarıda bırakması” gerekir. Ross’un sözleriyle:
“Hayatta kalabilmek için çocuk, kendisine zarar veren kişiye bağlanmak zorundadır. Kaçış yoktur, başka seçenek yoktur. Bağlanma sistemi çalışmaya devam edebilmesi için, duyularla gelen travmatik bilgi bastırılmalı, yani dissosiye edilmelidir.”
Bu tepkiler, “neden hep başkalarını düşünüyorum ama kendimi göremiyorum?” sorusunun kökeninde olabilir.
Sen de zaman zaman “önce başkaları” diyerek kendini geri plana atıyor musun?
Peki ya kendi ihtiyaçlarını fark ettiğinde, onları dile getirmekte zorlanıyor musun?